TUĞRULBEY ANADOLU LİSESİ
Tuğrulbey Lisesi 1992 yılında zemin üstü 2 kat,20 derslik yapılarak,1992-1993 eğitim öğretim yılında 1 müdür,1 müdür yardımcısı, 6 öğretmen,1 hizmetli ve 161 öğrenciyle hizmet vermeye başlayan okulumuz, ilk mezunlarını 1995-1996 yılında vermiştir.1996-1997 öğretim yılında okulumuz bünyesinde Yabancı Dil Ağırlık Lisesi(YDA) açılmış ve okulumuz, öğrenci sayısının artmasına bağlı olarak, ikİli eğitime geçmiştir.
2005-2006 öğretim yılından itibaren lise öğrenimi dört yıla çıkarılmış ve YDA´lar kapatılmıştır.YDA´ların kapatılmasıyla öğrenci sayısında görülen azalma neticesinde okulumuz yeniden tekli öğretime dönmüş ve son YDA öğrencileri 2008´de mezun edilmiştir.
2012 yılından itibaren okulumuz kademeli olarak Anadolu Lisesi´ne dönüştürülmüş ve ilk Anadolu Lisesi mezunlarını 2015-2016 eğitim öğretim yılında vermiştir.
Okulumuz İSMEP kapsamında yıkılıp yeniden yapıldığından 06.09.2019 tarihinden 07.08.2024 tarihine kadar Tuzla Abdullah Tayyip Olçok Ortaokulunda Eğitim Öğretim faaliyetlerini sürdürmüştür.
07.08.2024 tarihinden itibaren yeni binamızda eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmekteyiz.
TUĞRUL BEY
Tuğrul Bey, Büyük Selçuklu Devleti'nin kurucusu ve devlete adını veren Selçuk Bey'in dört oğlundan (Arslan, Mikail, Musa İnanç, Yusuf Yınal) Mikail'in, iki oğlundan ikincisidir. Ağabeyi Çağrı Bey'dir. Babası Mikail' in bir gaza akınında şehit düşmesi üzerine kardeşi Çağrı Bey' le beraber, dedesi Selçuk Bey tarafından yetiştirildi. Dini ve milli terbiyenin yanında mükemmel silah kullanmasını öğrendi. Selçuk Bey'in vefatı (1000 veya 1007) ve daha sonra amcası Arslan Bey'in Gazneli Mahmud tarafından esir edilmesi (1025) üzerine Tuğrul Bey, Selçuklu Hanedanı'nın başına geçti. Çağrı Bey' le birlikte iç ve dış hasımlarına karşı verdiği büyük mücadelelerden sonra, Nişabur şehrini devlet merkezi yapan Tuğrul Bey, ilk defa burada Es-sultan-ül Muazzam ünvanı ile namına hutbe okuttu (1038). 23 Mayıs 1040′ da Gaznalilere karşı kazandığı Dandanakan zaferi ile devletinin temellerini sağlamlaştırdı. Tuğrul bey, bu büyük zaferden sonra, Bağdad' daki Abbasi halifesine bağlılık ve hürmet ifade eden mektubunu gönderdi ve devlet merkezini Rey şehrine taşıdı (1043). Tuğrul Bey'in Abbasi halifesine bağlılığını bildirmesi, Müslümanlar arasında büyük itibar kazanmasına sebep oldu. Halife, Tuğrul Bey'in büyük İslam âlimlerinden Maverdi' yi gönderdi. Hutbeyi Abbasi halifesi adına okutan Tuğrul Bey, halifenin bozuk itikat sahibi Büveyhilere karşı yardım talebini de kabul etti. Tuğrul Bey bundan sonra Selçuklu ordularını Hristiyanların ve sapık bir kolun mensupları olan Büveyhilerin üzerine gönderdi. Abbasi halifelerini Büveyhilerin vasiyetinden kurtarmayı hedefledi. Kardeşleri Çağrı Bey, İbrahim Yınal ve amcasının oğlu Kutalmış' ın komutasındaki Selçuklu orduları, Batı' ya doğru hızla yayıldılar. Azerbaycan, Irak-ı Arab ve Irak-ı Acem Selçuklu topraklarına katıldı. 1053′ te bizzat Bizans seferine çıkan Tuğrul Bey, Gürcistan' a kadar ilerledi ve pek çok ganimetle geri döndü. Tuğrul Bey 1055′ de, hac yollarını Bedevilerin akınlarından korumak, Suriye ve Mısır' da Fatimilere karşı savaşmak üzere Bağdad' a geldi. Büveyhiler ve Fatımilere karşı mücadele ederek bölgede Selçuklu hâkimiyetini tesis etti. Bağdad ve Sünni âlemini katliam ve tahripten korudu. Tuğrul Bey'in Hilafet merkezine girip Büveyhileri temizlemesinden sonra Halife kendisine taç giydirme ve kılıç kuşanma merasimi yaptı. Onu "Dünya Sultanı" ilan etti, Rükneddin (Dinin temeli) ve Kasım emir ül-Mü'minin (Halifenin ortağı) ünvanlarını verdi. Böylece Selçuklular İslam halifeliğini, Abbasiler elinden himayelerine almış ve dokuz asırlık Türk-İslam saltanatı başlamış oldu. Tuğrul Bey, yirmi beş sene adalet, ihsan ve gazalarla geçen bir hükümdarlıktan sonra hastalandı. 5 Eylül 1063 senesinde Rey şehri yakınlarında yetmiş yaşlarında iken vefat etti.
Rey' deki türbesine defnedildi. Tuğrul Bey, devamlı mücadele ile geçen uzun yıllar sonunda büyük işler başardı. Dünyanın en büyük devletlerinden birini kurup, Türk-İslam alemine çok hizmet etti. Maveraünnehr' den Anadolu' ya, Irak' dan Azerbaycan ve Kafkasya' ya kadar olan ülkede huzur ve emniyeti tesis etti ve pek çok ülkeye hakimiyetini kabul ettirdi. Zirai ve ticari faaliyeti neticesinde iktisadi hayat gelişip, refah seviyesi yükseldi. Muazzam bir şekilde tesis edilen devlet teşkilatı, kuvvetli temeller üzerine oturtuldu. Bu teşkilat, devrinde ve sonra kurulan Türk-İslam devletlerine numune oldu. "Kendime bir saray yapıp da yanında bir cami inşa etmezsem, Allahü tealadan utanırım" sözü Tuğrul Bey'in dini duygularını çok güzel ifade etmektedir. Tuğrul Bey, adil, vakur, cömert, cesur, samimi, iyi ve yumuşak huylu bir hükümdar idi. Sarayın kapısına ümit ile gelen hiç kimse boş dönmezdi. Beş vakit namazını cemaatle kılmaya itina gösterir ve haftanın iki gününü oruç tutmakla geçirirdi. Bağdad' da yaptırdığı sarayının yanına cami, medrese ve hamam da yaptırmıştır. Bütün bu özellikleri ile Tuğrul Bey, halkın ve ordusunun sevdiği ve tam bağlı bulunduğu bir hükümdardı.